Başpâre Hakkında |
![]() |
![]() |
Başpare hakkında aşağıdaki yazı, hocamız Neyzen Salih BİLGİN tarafından kaleme alınmıştır.
Başpare kelimesine sözlük anlamı olarak baktığımızda "baş parçası" anlamına gelmektedir. Neylerin üflenen kısmındaki parçaya verilen isimdir.1 Cafer Açın'ın Ney Yapım Sanatı ve Sanatkarları eserinde başpare maddesini şu şeklide açıkladığını görmekteyiz: "Ney'in üflenen kısmına boynuzdan yapılmış bir ağızlık takılır ve buna başpare adı verilir. Seslerin sağlam ve temiz çıkmasını bu kısım sağlar."2 Bir diğer kaynakta ise başpare, şu şekilde tanımlanmaktadır: "Başpare: Ney'in kamışının baş tarafına fildişi, abanoz yahut kemikten yapılarak takılan parçaya verilen addır."3
Bâşpare Yapımında Kullanılan Malzemeler Nelerdir?
Bunların dışında başpare üretimi için ağaç malzemeler de kullanılmaktadır. Genellikle yapısı sert ve dokuları sıkı olan ağaçlar tercih edilmektedir. Örnek verecek olursak: Şimşir, abanoz, pelesenk vb. Manda boynuzunun organik yapısı, bakteri barındırmaması, nem ve ısıyla imtizaç olması, yapısı icabı titreşime olan duyarlılığı ve en önemlisi neyzenin dudak temasındaki verdiği hissiyat göz önünde tutulduğunda, manda boynuzu, başpare yapımında en ön planda yer almaktadır. Son yıllarda ülkemizde manda boynuzu gibi özellikle kullanılması gereken malzemelerin çok azalmış olması ve temininin zorluğundan yola çıkılarak, tarafımızca düşünüp tasarlanmış çift parçalı (kakmalı) başparelerle bu yolda önemli bir mesafe kat etmiş bulunuyoruz. Esasında bu tasarım, işlevselliği açısından başparenin özelliğini ve formunu bozmadan tasarruflu, görsel açıdan zengin, tını açısından çeşitlilik arz eden bir sonuca ulaşılmıştır. Tasarıma çeşitlilik açısından katkıda bulunarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çalışmalarımızda da boynuz ve kıymetli ağaçları kullanmaktayız. Yukarıda belirttiğimiz gibi, işlevsellik açısından başparenin dudağa değen ağız kısmı ve havanın geçtiği bölüm tamamen manda boynuzundan olmaktadır. Kullanılan diğer ağaç malzemeler ise başparenin kalak kısmını oluşturmaktadır. Dolayısıyla, işleyiş açısından bakıldığında çift parçalı yaptığımız başpareler tamamen tek parçalı manda boynuzundan yapılan başpareler gibidir. Sonuç olarak, bütün bu malzemelerin içinde en çok tercih edileni manda boynuzu olmuştur. Tarihi gerçekler de bize bunu göstermektedir. İşte az önce saydığımız sebeplerden dolayı, yüzyıllardan beri gelen geleneği yaşatmak adına, manda boynuzunu başpare yapımında tercih etmeyi bir görev sayıyoruz.
Ney Üflerken Niçin Bâşpare Kulanılmaktadır? Bilindiği üzere pek çok kültürde ney ve benzeri nefesli sazlar üflenmektedir. Özellikle Arap Müziği'nde neyin yapısına çok benzeyen, aynı kamıştan yapılmış nefesli sazlar bulunmaktadır. Bunlar genellikle başparesiz üflenmekte olup, bugün bizim müziğimizde de neyi başparesiz olarak kullanan bazı icracılar bulunmaktadır. Başpare kullanımı aslen tartışmalı bir konu olup, tarihten gelen inkar edilemeyecek bir gerçekliğe sahiptir. Başpare kullanımının birkaç önemli unsuru olduğunu görüyoruz:
Başparenin Teknik Yapısı Nedir? Kanaatimizce, günümüzde başpareye getirilmeye çalışılan standart, fazlaca gerçeklik taşımamakta, daha çok, hızlı üretim ve ticari başarı kaygısıyla öne çıkmaktadır. Yukarıda belirttiğimiz üzere, neylerin birbirine benzememek keyfiyetini, başparelerde de uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden, çeşitli kaynaklarda verilen ölçü bilgileri tam anlamıyla bir değer taşımamaktadır. Çünkü, ney olacak kamışların üzerine takılacak başpareler farklı özellikler taşımalı ve kamışların genel görünümüne de uygun olmalıdır. Her neyzenin dudak yapısı, üfleme açısı ve başpareye dudak koyuşu farklılıklar arz etmektedir. Dolayısıyla başpare yapılırken, neyzenin arzu ve isteklerini göz önünde bulundurmak gerekir. Bu durum, tabii olarak, başparenin dış ve iç yapısında farklılıklar getirmektedir. Örneğin, dış kalak eğimleri(yatık, dik, bombeli vb.), ağız üfleme çapı ve şekli(dik, memeli, keskin, küt vb.) ve iç yapıda hazne tipi(tam hazne, yarım hazne ve haznesiz) neyzenden neyzene farklılık gösterir. Bir de, ayak meselesi var. Ayak mesafesi neyzenin isteğine uygun şekilde ayarlanmalıdır. Neyzen, ayaksız başpare kullanmayı da tercih edebilir. Bezer şekilde, kalak çapı da önem arz etmektedir. Bu açıklamalardan yola çıkarak, başpare ölçüleri konusunda bir şema vermeyi uygun bulmuyoruz. Çünkü 20 mm çapında bir kamışla, 30 mm çapında bir kamışta kullanılan başpare aynı olmamalıdır. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: İyi bir başpare öncelikle iyi bir gözlem sonucu ortaya çıkar. Bu görüşlerimiz ışığında hocamız Niyazi Sayın'dan aldığımız görgüyü, tekniği ve bilgiyi başparelerimize uygulamaya çalışıyoruz. Yeni başlayan neyzen adaylarına da tavsiyemiz, yukarıda açıkladığımız hususlar doğrultusunda hareket etmeleridir. Geçmişten Günümüze Başpare Yapımcıları Kayıtlı tarihimizde, başpare yapımcıları hakkında maalesef fazlaca bilgi bulunmamaktadır. Yalnız, değerli Neyzen büyüğümüz Sencer Derya'dan hocam Niyazi Sayın'ın aktardığına göre, 19. yüzyılda Enderun'da bulunmuş saray neyzenlerinin başparecisi Şeker Usta'dan söz edilmektedir. Bunun dışında, ilk başparelerimi yaptırdığım Kıztaşılı Bektaşi Dedesi Yaşar Baba, Kapalıçarşı Bedesten'de Bülent Dölen Usta, Hocamız Kutb-i Nay Niyazi Sayın, Neyzen ve Ney Yapımcısı Mahmut Uğurlu Akdoğan, Luthiye Fehmi Kılınçer, Selahattin Gürzel, Ney Yapımcısı Ferit Yavuz ve Eymen Gürtan, tarihten günümüze gelen başpare yapımcıları içerisinde isimlerini tespit edebildiklerimizdir. Günümüzde pek çok ney yapımcısı, başpare yapımı ile de uğraşmaktadır. Muhakkak ki tarihi süreci en çok bilinen saz olan ney ve başpare, pek çok kişi tarafından yapılmıştır. Ne yazık ki pek çoğunun ismini bilememekteyiz. Genellikle bu işe profesyonel amaçlı yanaşılmadığı için, münferit pek çok usta tarih içinde kaybolmuştur. Hepsini saygı ve rahmetle anıyoruz. Sonuç Klasik Türk Musikisi'nin ve Tasavvuf Musikimiz'in yegâne nefesli sazı olan Nây-ı Şerif, her zaman, layık olduğu yerde tutulmayı hak etmiştir. Yüzyılları bulan tarihi seyri içinde günümüze kadar ulaşmış bu kıymetli değere, bütün gönlümüzce sahip olmalıyız. Dünya üzerinde, felsefesi bulunan iki sazdan birisi olan Nây-ı Şerif'in geleneksel yapısını bozmamayı, elimizden geldiği kadar, orijinalitesine sadık kalmayı kendimize şiar edindik. Bu saza gönül vermiş herkesin aynı hassasiyeti göstermesini cân-ı gönülden diliyoruz. Ben de, değerli hocam Niyazi Sayın'ın bana göstermiş olduğu anlayış, ilgi ve alakaya istinaden, bana öğrettiği bilgi doğrultusunda çalışmalarımı devam ettirmeyi ve kendisine teşekkürü bir borç bilirim.
1. Devellioğlu, Ferit, Osmanlıca – Türkçe Ansiklopedik Lugat, Ankara, s:90
|